Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü PDF Oku indir
Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü PDF oku indir, İsmail Gezgin tarafından kaleme alınan Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü kitabı, 248 sayfadan bir araya gelmiştir. 2. Hamur değeri ile basılan Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü kitabı 13,5 x 21 ebatında olup, 2024 Pinhan Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır. Yazımızda Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü pdf oku, Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü PDF yandex, Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü PDF Drive gibi indirme linklerini kullanabilirsiniz.
Ötekilerin Arkeolojisi – Uygarlığın Görmediği İnsanların Öyküsü PDF Oku
Antikçağ dünyasından geriye görkemli yerleşimler, anıtlar, heykeller, yaşamın izlerini taşıyan eserler, anlatılar kaldı. Bu kalıntılara uygarlığın penceresinden bakanlar, mutlu bir topluluğun zevk içindeki bunun bunun yanındalıklı yaşam kesitlerini görür. Mermer sütunlarla desteklenen antik kentler, müzeleri dolduran estetik heykeller, anıtsal mezarlar, lahitler, dev surlar iktidarın sahip olduğu güce, çağın estetiğine ve teknolojideki mucizeye dikkat çekerler. Sömürüye dayalı yaşam şekilinin arkeolojik nesneye yüklediği “sınıfsal ihtişam” bakanın zihninde onu yapanların emeklerini görünmez kılar. Misal verilecek olursa bir mezarda bulunan altın diademler, takılar, pahalı armağanler, kap kacaklar ölenin zenginliğine tasvir eder ama o metalleri çıkarması ve işlemesi için maden ocaklarında kölelerin ölümüne çalıştırılışı, emekleri ve hatta yaşamları, o gün olduğu gibi bugün de örtbas edilir. Ne antikçağın iktidar sahibi yazar, sanatçı ve düşünürleri ne de günümüzün gözleri sınıfla mühürlenmiş modern yazar ve entelektüelleri bu sömürü düzenini görür. Sarayla mabet içinde kümelenen imtiyazlı sınıfların emek sömürüsüne ve tüketime dayalı yaşamları, mülkleri ve güçleri övgüyle konu edilirken o yaşamı bütün nesneleriyle birlikte üreten insanlar, dilde, sanatta, edebiyatta yok edilmiştir. Çünkü “uygarlık” adı verilen bu yeni düzende “birilerinin çalışmadan yaşaması için binlercesinin yetaptan çalışması” gerekir. Büyük tarih anlatılarında yeri olmayan ötekilerin izini süren bu kitap, müzelerin, anıtların, sanat eserlerinin göz alıcı hikâyelerinin gölgesinde bırakılan emek sömürüsünün kökenlerini sorguluyor. Gerçek şu ki yoksulluk doğal da değildir kader de; yoksulluk bir uygarlık icadıdır.