Boğazİçinde Yalılar İnsanlar PDF Oku indir

Bir Boğaziçi Tarihi değil bu; yalıların mimarî özellikleri üzerine bir kitap da değil. Yalılardan çok, yalılarda yaşayanların kişilikleri ve hayatları üzerine bir kitap. Yapmaya çalıştığım şeyi Çelik Gülersoy’a anlattığımda “Anladım,” demişti; “Binadan çok zina yazacaksın…”Her ne kadar mimarî bir iddiası olmasa da, Boğaz ve yalılarla alakalı bir şey yazan insan, artık iyice sayıları git gide artan yeni, beton, zevksiz yapılarla ilgilenmek istemiyor. Sonunda “bina” anlatmasan da, anlattığın bireylerin oturduğu konutlar mimarî donanımlarıyla enteresan ve çekici olmalı. Bu zorunlu kararı verince, böyle güzelliklere sahip yapıların, bir kaç istisna dışında, geçen yüzyıldan kalma olduğu görülüyor. Sözü geçen bireylerin çoğu da, hiç değilse doğum senelerıyla, o yüzyılın insanları. Tabiî epeycesinin yaşamı bu yüzyılda da devam etmiş. Dolayısıyla sonuçta yaşanan şey dedikodu düzeyinde bir Ondokuzuncu Yüzyıl Tarihi oluyor (“dedikodu” derken bunu küçümsemiyorum, çünkü bence en ciddi tarihçilik en fazla dedikoduyu içermeli). Osmanlı’nın son zamanında ve Cumhuriyet boyunca, bu ülkede adı geçen herkes bir biçimde Boğaziçi’yle ilişkili olmuş. Fransızca “historie” kelimesi hem “tarih” hem de “hikaye” manasına gelmektedir. İşte bu kitap da tam bu kesişme noktasına oturmak üzere yazıldı.

Kişiliğimizin en temel boyutlarından birisi olan kendimize saygı, her zaman bilincinde olamadığımız ölçüde nazik, soyut ve karmaşık bir olgudur. Kendine, kendimize saygı? Kendimizi nasıl göze çarpıyor? Gördüğümüzü beğeniyor muyuz, beğenmiyor muyuz? Kendimize karşı bu yargılayan bakışımız, ruh sağlığımız yönünden yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu husustaki yanıtımız olumluysa, insan kendini daha iyi hisseder ve yaşamın zorluklarına daha kolay direnç gösterir. Ama verdiğimiz yanıt negatif öğeleri içeriyorsa, birinin yaşamını altüst edebilecek sıkıntı ve hastalıklar kapının eşiğindedir artık. Bu nedenle, “kendine saygı” kavramını daha iyi anlayabilmek için zaman harcamak boş ve yararsız bir çaba değildir; hatta verimli ve yararlı bir uğraştır. İletişim okurunun Zor Kişiliklerle Yaşamak adlı kitaplarından tanıdığı psikiyatr Christophe André ve François Lelord bu yeni çalışmalarında, aynı benzersiz üslûplarıyla, “kendine saygı” olgusunu tüm yönleriyle (ailede, iş yaşamında, evlilikte vb.) ele alırken, kitabın içeriğini daha da zenginleştiren anket ve değerlendirme sonuçlarıyla, çalışmalarına okuyucularını etkin bir biçimde katmayı başarıyorlar.