PDF Kitap
Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı PDF Oku indir
Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı PDF oku indir, Kolektif tarafından kaleme alınan Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı kitabı, 544 sayfadan bir araya gelmiştir. 2. Hamur değeri ile basılan Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı kitabı 21 x 30 ebatında olup, 2024 Bilgin Kültür Sanat tarafından yayınlanmıştır. Yazımızda Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı pdf oku, Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı PDF yandex, Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı PDF Drive gibi indirme linklerini kullanabilirsiniz.
Şapinuva’ya Adanmış Hayatlar: Aygül Süel ve Mustafa Süel Armağan Kitabı PDF Oku
Çok eski zamanlarda kâhinler her şehre bir ‘tılsım’ yaparmış. Çünkü kentlerin bir ruhu olduğuna inanılırmış. Kent, tarım şehriyse tılsım toprağa; su şehriyse suya, bozkırsa rüzgâra yapılırmış… Tılsım bozuluncaya kadar o kent yaşarmış…Anlatıya göre zamanın birinde, Akdeniz’in göz bebeği Kartaca’veya tılsım yapılmış. Önce tunçtan sabana bağlanan iki beyaz öküz, şehir için seçilmiş bir mekânda içten dışa doğru dolaştırılarak kutsal bir çember oluşturulmuş ardından bu çembere şehrin surları inşa edilmiş. Romalılar, Kartaca’yı ele geçirdiklerinde ilk iş olarak ne yapmış? Yakıp yıktıkları kentin üzerinde sabanı ters yönde sürerek tılsımı bozmak… Tılsım bozulmuş, şehrin ruhu ölmüş ve Kartaca bir daha geri gelmeyecek biçimde tarihten silinmiş.” Şehir, mimari midir yoksa bir nazım planı mı? Evlerin, tapınakların, sarayların genel toplamı mı? Nedir şehir? Neresidir? Şehir, mimari dokusu, politik tercihleri sosyal ve kültürel örüntüleriyle ait olduğu topluluğa ayna tutan bir kimlik; yaşayan, ölmüş ve ileride dünyaya gelecek olan kuşaklar içinde bir köprü; kollektif hafızanın merkezi, insani bir tasarımdır… Savaşlar, göçler, seller, yangınlar, yönetsel kararlar, gündelik hayatlar kısacası geçmişe ait ne varsa şehrin farklı katmanlarına kök salar. Bu izleri tespit etmek, anlamlandırmak insanı kavramakla eş değerdir. Hele ki bu izler, binlerce yıl boyunca toprak altında suskun bekleyişini sürdüren şehirlerin yapı taşlarına kazınmışsa… Bir antik şehri gün yüzüne çıkarmak, çağındaki adını tespit etmek arkeolojik ve filolojik bir proje midir? Bir şehri şehir yapan tarihin sihirli gücü, tarih ise bir zamanlar yaşanmış olanın hafızasıysa …Tarihi olmayan veya hatırlanmayan şehirlerin hafızasını yitirmiş insanlardan farkı nedir? “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür”; yani insan unutur…. Tarihe, arkeolojiye, “ölü” zannedilen dillere gönül verenler bu yüzden mevcuttur. İnsan unutur, onlar hatırlatır…