Psikoloji

Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? PDF indir

Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? PDF Oku indir, Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? kitabı Lacan on depression and melancholia (2023) sayfadan oluşmakta ve 349 boyutundadır. Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? kitabının kapağı ise 9786259787015 özelliğine sahiptir. 30.10.2024 dilinde yazılmış olan Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? kitabını Pınar Garan numarasıyla kontrolünü yapabilirsiniz. Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? kitabını PDF indir.

Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? PDF

Elinizdeki bu kitap çağımızda git gide bir hastalığa dönüştüğü söylenen “depresyon” üzerine Lacancı bakışı hakkıyla ortaya koyan yenilikçi ve çığır açıcı bir kitap. Lacancı psikanalizin “depresyon” hususunda ne söyleyebileceği hepimizin kulak kabartması gereken bir konu. Çünkü “depresyon” terimi heterojen bir alanı indirgeyerek, dışsal belirtilerden kurulu bir dizi semptomu birleştirmektedir. Ki bu da sonuçta depresif olan her bir kişide farklı anlamlara gelebilecek olan belirtileri, üzerine konuşmadan kabul etmeye bizi zorlamaktadır. Klinisyenler için –özellikle de psikiyatristler için– bu alanın heterojen bir dizi şeyin art arda binmesinden oluştuğunu görmek çok mühimdir. Bu da bize her bir öznenin sıra sıra dinlenmesi gerektiğini salık verir. İlaçlar öznelerin özneliğini siler ve herkesi aynılaştırır, oysa Lacancı psikanaliz her birimizin tekilliğine vurgu yaparak bizi konuşma göreviyle yüz yüze bırakır. “Depresyon” kelimesini tırnak içinde yazmam, aslında bu kavramın gönderme yaptığı alanın farklılaşmasına işaret etmek için. Kitaptaki klinik örnekler her bir bireyde depresif durumların ortaya çıkışının farklı nedenlerle olduğunu gözler önüne çıkarıyor; ki bu noktanın –Lacancı olmayanların– kendi klinik anlayışlarını sorgulamaları için bir nebze de olsa katkıda bulunabileceğini düşünüyorum.
 
Depresyonun görülme sıklığının artması stresin konuşma ile ele alınabilecek bir şey olmadığı düşüncesindeki artışla el ele gidiyor. Kimyasal çözümler veya adına terapi denen standart uygulamalar ile stresin ortadan kaldırılabileceği iddia edilegelindi. Oysa araştırmalar bunun tersini dile getiriyor; öznenin ve konuşmanın üzerinin çizilmesi, adına depresyon adı verilen durumların bunun yanı sıra daha da arttığını ispatlıyor. Demek ki bu mesele üzerinde düşünmek zorundayız. Ya elimizdeki kavramsallaştırmada bir sorun var veya başka etkenler bu artışta rol oynuyor. Depresyona salgın benzetmesinin yapılması, ona karşı üretilen psikanaliz dışındaki çözümlerin yetersizliğini ve uygunsuzluğunu gösteriyor. Salgın önlenemiyorsa, var olan kavramları ve çözümleri sorgulamamız gerekmez mi? Aslını söylemek gerekirse bu görüş, belirli bir paradigma değişikliğinin gerektiğini ve bunun pek de kolay olmadığını ima etmekte. Tarih boyunca paradigmalar çok zor değişmiştir, hatta bir şeyin paradigma olmasının temel niteliği bu görece değişmezlik olmuştur. Bugün de bir kez daha zamanımız değişirken ve birden fazla alanda çıkmazlar daha da görünür hale gelirken bunu bir paradigma değişikliğinin öncüsü olarak neden telakki etmeyelim? İşte bu kitap, Türkçe okuyan okura yeni bir perspektif sunuyor, bugüne değin depresyon hususunda kendi bagajında biriktirdiklerinden bi hayli değişik bir perspektif. Bu yeni bakış açısı hem kuramsallaştırma alanına hem de olası çözümler alanına odaklanıyor. Kör bir ampirizmin yerine, bir zamanlar Freud’un dediği gibi, sözün gücünün, Öteki’ne hitap etmenin ve onun aracılığıyla muhatap alınmanın konulduğu bir teorik kayma bu. Elbette her birimiz, klinisyenler olarak veya yalnızca okurlar olarak, hazır olduğumuzdan daha fazlasını bir anda alamayız, kavrayamayız; ki burada sunulan görüşlerin çoğunun nasıl alımlanacağını bilemesek de bazı taşları yerinden oynatabileceğine dair inancımızı sürdürmek zorundayız.
 
Bize sunulan seçenekler çok kısa –arada bir birkaç dakikalık– görüşmelerin ardından gelen ilaç reçeteleri veya herkese uygulanan prosedürler ise acılarımızı ne yapacağımız sorusu kabus gibi üzerimize çökmeye devam edecek demektir. Edebiyat, özellikle romanlar, filmler ve diziler kayıpla, yasla, ölümle, çocuk kaybıyla, evliliklerin sonlanmasıyla, başka bir ülkede yaşama tutunmaya çalışmanın zorluklarıyla vb. bu kadar dolup taşarken bu alanın profesyonellerinin bu konulara bu ölçüde yabancı olmaları enteresan bir olgu. Ya da iyi niyetli bir duygudaşlıktan öteye geçemeyen yüzeysel bir politik duruşla yüz yüzeyız. Kendimizin ne olduğuna değil nasıl olması gerektiğine dair bir zorlama mevcut bu söylemlerin içinde. Oysa öznenin sorumluluğu ilk kez acıları üzerine konuşmaya başlamasını gerekli kılıyor; susarsa veya bütün çözümleri Öteki’nden beklerse yol alması imkânsız hale geliyor. Yalnızlık içinde birden fazla insanın kıvrandığı, kendilerine dünya çapında yaşamak için bir anlam bulamadığı, dertlerini tarifsiz bunaltılar olarak deneyimlediği zamanımızda Lacancı Gerçek kategorisi bizi daha da gafil avlıyor. Tam tersine en imkânsız olanın bile sözle dönüşebileceğine inanmak bizi psikanalizin olanaklarıyla karşı karşıya geldirma potansiyeline sahip.  
 
Bu kitabın, Freud’un Yas ve Melankoli metninde ortaya attığı fikirlere çok mühim açılımlar getirdiğini, bunun Lacancı a nesnesi bağlamında olduğunu belirtmeden geçmek olmaz. Kitapta melankoliye odaklanan birden fazla yazı, yas ve melankolinin karmaşık ilişkisine odaklandığı kadar, melankolinin kendine özgü yanlarını nasıl formüle edebileceğimize de dikkatimizi çekiyor. Melankolide nesnenin aşırı, boğucu yakınlığı ve bu nesneden aralanmanın hemen hemen imkânsız olması yaratıcılık sorusuyla birlikte ele alnıyor kitapta. Melankoli ile çalışmanın klinisyenler için etik bir karar olduğuna inanıyorum, potansiyel olarak seneler sürebilecek böyle bir çalışmaya girişmek Lacancı kavram ve müdahalelerle daha kolay oryante edilebilir.
İnsani acının pusulasını bulduğunu iddia etmiyor bu kitap ama bir taraftan da öyle teorik ve klinik noktalara dikkatimizi çekiyor ki seneler boyu tekrar tekrar okunacak temel bir eser olduğunu söylememek haksızlık olur.
Depresyon, yas, melankoli, a nesnesi, klinik çalışma, yaratıcılık, edebiyat, moda, psikiyatrik ilaçlar ve daha birden fazla şey üzerine düşünmek isteyenler için mutlaka okunması gereken bir kitap.
 
LACAN DEPRESYON VE MELANKOLİ HAKKINDA NE DEDİ? ÜZERİNE

Elinizdeki bu kitap çağımızda git gide bir hastalığa dönüştüğü söylenen “depresyon” üzerine Lacancı bakışı hakkıyla ortaya koyan yenilikçi ve çığır açıcı bir kitap. Bunun yanı sıra yas, kayıp, yas çalışması ve tabii ki melankoli üzerine düşünmek ve bu anlayışa klinik uygulamasında alan açmak isteyen herkes –ister meslekten olsun ister olmasın– bu kitabı mutlaka okumalı!
“Günümüz dünyasında depresyon mühim bir klinik sorundur. Lakin kavramsallaştırılması muğlaktır ve bu da sorunun mühim bir parçasıdır. Hook ve Vanheule bu kitapta, depresif acının Lacancı bir okumasını sunan, psikoz ve nevrozda nasıl şekillendiğini ve konuşma, aktarım ve dürtüye yönelik belirli bir konumu nasıl gösterdiğini tartışan makaleleri bir araya getiriyor.” – Paul Verhaeghe, Psikanalist
“Günümüzün baskın sosyal-tıbbi söylemi, ruhsal çatışma ve acıları belli bir bozukluk listesine indirgemeyi amaçlamaktadır. Depresyon gibi muğlak terimler, ispata dayalı en son bi hayli hızlı çözümü arzulayanları cezbetmektedir. Seçkin Lacancı düşünürlerin makalelerinden bir araya gelen bu kitap, bi hayli hızlı çözüm vaat etmiyor. Bunun yerine, bu söylemi sorgulamakta ve eleştirmekte, öznel karmaşıklığın hayali bir çatışmasız düzene istatistiksel uyumla ortadan kaldırılamayacağını hatırlatmaktadır. Şiddetle tavsiye edilir.” – Christos Tombras, Psikanalist
“Bu kitap, psikanalitik klinik ve teorik literatürde çok ihtiyaç duyulan bir alanı keşfederek klinik uygulamada depresyon, yas ve melankoliyi konu alıyor. Hook ve Vanheule’un editörlüğünü yaptığı derleme, Freudcu-Lacancı psikanalitik düşünce yönünden kavramsal titizliği çağdaş klinik gerçeklikle ilişkilendirerek, insan acısını biyolojikleştiren ve psikofarmakolojik ve davranış temelli tedavi metotlarıne aşırı güvenen bir kültürün başarısızlığını konu alıyor… Melankoli artık tedavi edilmesi gereken bir ‘hastalık’ değil, sınırsız üretkenlik ve bağlantıya yönelik vahşi bir toplumsal talebe karşı ölümü hatırlatan potansiyel bir öznel tepki şekilidir.” – Manya Steinkoler, Psikanalist ve Vanessa Sinclair, Psikanalist

Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? Özeti

Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? Pdf Oku

Lacan Depresyon ve Melankoli Hakkında Ne Dedi? Pdf indir

pdf indirme butonu

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu